@Asya06 ile ikinci buluşmamız, ilkinden çok daha başka bir seviyedeydi. En baştan söyleyeyim; ne için buluştuğumuzu ikimiz de gayet iyi biliyorduk. Ne olacağı belliydi. Her şey netti. Ve açık konuşayım, gece tam da olması gerektiği gibi geçti. Hatta fazlası vardı, eksiği hiç yoktu.
Daha kapıdan içeri girer girmez, ortamın enerjisi belli olmuştu zaten. Oturma odasında başlayan sohbet, kısa sürede bambaşka bir hâl aldı. Temaslar başladı, bakışlar yoğunlaştı, kelimeler yerini dokunuşlara bıraktı. Ve evet, ilk kıvılcım tam orada, koltukta çaktı. Dokunuşlarından sonra dil darbeleri kıvılcımı aleve dönüştürdü. Ne erteleme vardı ne de yapmacıklık. Her şey kendiliğinden, doğal bir akışla ilerledi.
Yatak odasına geçtiğimizdeyse gecenin ritmi tamamen başka bir boyuta ulaştı. Asya gerçekten ne yaptığını bilen biri. Her anı özenli, her geçişi kendine has. Bazen yavaş ve içten, bazen daha hızlı ve sert ama her seferinde aynı uyumla. Pozisyonlar, tempo, geçişler; hepsi içgüdüsel bir dengeyle şekillendi. Ne tekrar vardı ne de kopukluk.
Ben kolay kolay boşalmam. Geç süren biriyim. Ama Asya bu durumu bir zorluk olarak değil, gecenin uzayan tadı gibi gördü. Yorulmadı, durmadı, düşmedi. Aksine, zaman uzadıkça enerjisi arttı. O birkaç saatlik buluşma oldukça yoğun geçti.
O birkaç saatlik zaman dilimi içinde yaşananlar, sıradan bir ziyaretin çok ötesindeydi. Ufak ama unutulmaz bir detay da vardı: Çorabımın teki kayıptı. Evde birlikte aradık, her yere baktık. Gülüştük, koltuk altlarına, yatak altına baktık. En son Asya’nın geceliğinin arasından çıktı. Hem komikti hem de o gecenin nasıl geçtiğine dair anlamlı bir izdi. Çünkü o çorap, o birkaç saatin içinde yaşanan yoğunluğun, temponun ve o şehvetli yakınlığın tanığıydı.
Bu cinsel bir ilişkiden başka bir şey değildi tabii ki ama dürüst, açık ve karşılıklı istekle yaşanmış, dolu dolu bir deneyimdi. Netti. Ve bu netlik, her şeyi daha da özel kıldı.
En güzeli de şu: Bu kadınla daha uzun, daha güzel anlar yaşanacağı kesin. Devamı gelecek.
Birlikte geçirilen saatler unutulmazdı ama asıl unutulmayan, onun o bitmeyen iştahıydı. Hem verdiğiyle hem de aldığıyla, iz bırakan bir kadın.


Daha kapıdan içeri girer girmez, ortamın enerjisi belli olmuştu zaten. Oturma odasında başlayan sohbet, kısa sürede bambaşka bir hâl aldı. Temaslar başladı, bakışlar yoğunlaştı, kelimeler yerini dokunuşlara bıraktı. Ve evet, ilk kıvılcım tam orada, koltukta çaktı. Dokunuşlarından sonra dil darbeleri kıvılcımı aleve dönüştürdü. Ne erteleme vardı ne de yapmacıklık. Her şey kendiliğinden, doğal bir akışla ilerledi.
Yatak odasına geçtiğimizdeyse gecenin ritmi tamamen başka bir boyuta ulaştı. Asya gerçekten ne yaptığını bilen biri. Her anı özenli, her geçişi kendine has. Bazen yavaş ve içten, bazen daha hızlı ve sert ama her seferinde aynı uyumla. Pozisyonlar, tempo, geçişler; hepsi içgüdüsel bir dengeyle şekillendi. Ne tekrar vardı ne de kopukluk.
Ben kolay kolay boşalmam. Geç süren biriyim. Ama Asya bu durumu bir zorluk olarak değil, gecenin uzayan tadı gibi gördü. Yorulmadı, durmadı, düşmedi. Aksine, zaman uzadıkça enerjisi arttı. O birkaç saatlik buluşma oldukça yoğun geçti.
O birkaç saatlik zaman dilimi içinde yaşananlar, sıradan bir ziyaretin çok ötesindeydi. Ufak ama unutulmaz bir detay da vardı: Çorabımın teki kayıptı. Evde birlikte aradık, her yere baktık. Gülüştük, koltuk altlarına, yatak altına baktık. En son Asya’nın geceliğinin arasından çıktı. Hem komikti hem de o gecenin nasıl geçtiğine dair anlamlı bir izdi. Çünkü o çorap, o birkaç saatin içinde yaşanan yoğunluğun, temponun ve o şehvetli yakınlığın tanığıydı.
Bu cinsel bir ilişkiden başka bir şey değildi tabii ki ama dürüst, açık ve karşılıklı istekle yaşanmış, dolu dolu bir deneyimdi. Netti. Ve bu netlik, her şeyi daha da özel kıldı.
En güzeli de şu: Bu kadınla daha uzun, daha güzel anlar yaşanacağı kesin. Devamı gelecek.
Birlikte geçirilen saatler unutulmazdı ama asıl unutulmayan, onun o bitmeyen iştahıydı. Hem verdiğiyle hem de aldığıyla, iz bırakan bir kadın.

