Ben yine anlamadım
"Neden ben ? " Yani bunu mesleki kariyer için bir iş görüşmesinde karşımdaki İK cı sorsa "neden siz" diye bişiler zırvalarım ama insanların bende ne bulduğunu gözlemlemedim bu güne kadar. Yani insanın kendini tanımlaması bana hep garip gelmiştir. Etrafınızdaki insanlar sizin onlara davranışlarınız ve yaklaşımınızdan üzerinize bir gömlek verir, sizde bu şekilde sevildiğinizi hisseder onları seversiniz yani bir alışveriş gibidir. Bazen insanların sizi sevdiği nedenden ötürü de komik, rezil, hatta basit duruma düşebilirsiniz.
Hep o kalın felsefe kitaplarında altı çizgili "insan kendini bilmeli" diye yazarlar ama insan kendini bilir mi gerçekten onu çok düşünürüm.
Mesela, başımdan geçen bir olay
Hatta bu hatıramın adı "taş bazen yerinde ağırdır"
Bir gün iş yerinde kendi ekibim ile başka bir ekibi bana bağladılar, o zamanlarda toy um yöneticilik vs konusunda bildiğim tek şey havalı görünmeye çalışmak, sürekli toplantı ve rapor istemek insanların karşılaştığı zaman "bu herif yine bize kitlemese" modunda dolaştığı bir zaman yani
İşe başlayan yeni bir çalışan ki işinde çok iyi, yabancı dilleri var vs vs rüştünü cv de ispatlamış ama uygulamada henüz görmediğim için bir performans testine soktuğum biri ile aramda geçti.
Kurumsalda olanlar bilir serbest iş modeli ile çalışıyorum yani işi veriyorum işin 3 günde teslim edilmesi gerekiyor testleri ile birlikte. Bu arkadaşa da bir iş verdim. ilk gün çay kahve ekiple muhabbet sohbet falan geçirdi, ikinci gün kulaklıkları taktı bütün gün film dizi oyun falanla geçirdi, 3. gün kahve makinesi önünde karşılaştık. Hemen bir değerlendirme yapayım geri dönüş vermediği için bir fırça kayayım dedim usulca yanaştım yanına tam "iş ne oldu" diye soracakken bana bu işlerin süresini kimin ayarladığını sordu, "ben" dedim, bana "yanlış yapıyorsun" dedi, bozuldum "hayırdır sen kim oluyorsun da iş süreçleri hakkında fikir beyan ediyorsun" diyecekken lafı tıktı ağzıma. Ona verdiğim işin 3 günde değil 3 saatte testleri ile birlikte bitebileceğini sadece işin başında doğru kişinin işi takip etmesi ve kontrol etmesi halinde daha verimli çalışılacağını söyledi. Hani bazen olur ya zaman durur ve o anda düşünürsünüz etrafınızdaki her şey kaybolur ve kendinizi sorgularsınız, "aslında evet ama uzmanlık alanım değil o işi nasıl kontrol ve takip edeceğimi bilmediğimi" düşündüm, sonra oryantal dansöz ısın kılıcı kıvamında kıvırıp "biz insanları at gibi yarıştırmayı tepesinde dikilip saat tutmadığımızı, kendine vakit ayırması gerektiğini, yaratıcı fikirlerin işten uzaklaştığında geldiğini, oyun film müzik gibi aktivitelerin daha kreatif olmaya faydalı olduğunu " UYDURDUM
Uydurdum o an, yani bunun üzerine bir çalışmam, araştırmam olmamasına rağmen sadece o an ona karşı ezik görünmemek için işkembeden salladım, bilmiyorum belki de okuduğum iş ilanlarından etkilendim yada birinden duydum bilmiyorum ama o an çıktı işte ağzımdan.
Arkadaş kaldı öyle, düşündü biraz, saçını sakalını oynadı "doğru söylüyorsun bu açından bakmamıştım, aslında iş için yeterli personel var, 1 işi 1 kişiye verip 1 işin her şeyine hakim olmasını onu geliştirmesi, iyileştirmesi için 3 gün fazla fazla yeterli, doğru söylüyorsun" diye söylenerek gitti.
Sonraki günün iş başında toplantı istedi tüm ekiple, anlattı anlattı anlattı, ona verdiğim işi geliştirmiş bambaşka benzersiz bir şey çıkarmıştı ortaya, sunuma katılan direktör de ağzı açık kaldı ki benzer bir geliştirme için bir danışmanlık firmasından teklif bile istemiştik ama maliyetten ötürü yaptıramamıştık, bu arkadaş ise 1 gecede işi bitirmiş sadece testlerini yapmış canlıya almak kalmıştı sadece.
Konuşmasının sonunda bana dönüp, "bu işi ilk gün 3 saat içinde bitirecektim ama burada işlerin nasıl yürüdüğünü merak ediyordum, işin zamanında yetişip yetişmediğini kimin kontrol ettiğini performans baskısının nasıl kurulduğunu öğrenmek istiyordum ama son gün yöneticimizin kahve makinesi başında söylediği bir kaç kelime ufkumu açtı, o konuşmadan sonra başına oturup zaman gözetmeksizin ortaya çıkardığımız bir iş bu ve yöneticimize borçluyuz çünkü bu fikir onunla konuştuktan sonra geldi" dedi
Yani ben kimseye şunu diyemem
Ben insanları motive ederim, fikir aşılarım vs diyemiyorum
Deneyimlerimden tecrübelerimden insanlara aktarıyorum ki bilgi güçtür paylaştıkça büyür e çok inanan biriyimdir
"I love open source"
O gün o arkadaşın bana yüklediği misyon ve benimle paylaştığı başarısı hem üst yöneticimi etkiledi hem de alt çalışanların hayranlığını kazanmama neden oldu
Yani "taş her zaman yerinde ağır" olmuyor, insanların sizin üzerinize attığı ağırlıkla yerinizde ağırsınızdır yada değilsinizdir. Kişi olmak istediği gibi olmaya çabalar prensip edinir, rutin edinir, çalışır bilgi edinir, dener yanılır yada başarır deneyim edinir ama asla kendisini tanımayan insanlar için (iş dışında) "doğru kişi benim / istenilen benim" diyemez yada dememeli.
Buradan da beni sizler var ettiniz deyip kaçayım
Un helvası tarifi verdim
Yarın ki yazacak bir şey bulamadım konusunda un kurabiyesi var kaçırmayın derim
Hep o kalın felsefe kitaplarında altı çizgili "insan kendini bilmeli" diye yazarlar ama insan kendini bilir mi gerçekten onu çok düşünürüm.
Mesela, başımdan geçen bir olay
Hatta bu hatıramın adı "taş bazen yerinde ağırdır"
Bir gün iş yerinde kendi ekibim ile başka bir ekibi bana bağladılar, o zamanlarda toy um yöneticilik vs konusunda bildiğim tek şey havalı görünmeye çalışmak, sürekli toplantı ve rapor istemek insanların karşılaştığı zaman "bu herif yine bize kitlemese" modunda dolaştığı bir zaman yani
İşe başlayan yeni bir çalışan ki işinde çok iyi, yabancı dilleri var vs vs rüştünü cv de ispatlamış ama uygulamada henüz görmediğim için bir performans testine soktuğum biri ile aramda geçti.
Kurumsalda olanlar bilir serbest iş modeli ile çalışıyorum yani işi veriyorum işin 3 günde teslim edilmesi gerekiyor testleri ile birlikte. Bu arkadaşa da bir iş verdim. ilk gün çay kahve ekiple muhabbet sohbet falan geçirdi, ikinci gün kulaklıkları taktı bütün gün film dizi oyun falanla geçirdi, 3. gün kahve makinesi önünde karşılaştık. Hemen bir değerlendirme yapayım geri dönüş vermediği için bir fırça kayayım dedim usulca yanaştım yanına tam "iş ne oldu" diye soracakken bana bu işlerin süresini kimin ayarladığını sordu, "ben" dedim, bana "yanlış yapıyorsun" dedi, bozuldum "hayırdır sen kim oluyorsun da iş süreçleri hakkında fikir beyan ediyorsun" diyecekken lafı tıktı ağzıma. Ona verdiğim işin 3 günde değil 3 saatte testleri ile birlikte bitebileceğini sadece işin başında doğru kişinin işi takip etmesi ve kontrol etmesi halinde daha verimli çalışılacağını söyledi. Hani bazen olur ya zaman durur ve o anda düşünürsünüz etrafınızdaki her şey kaybolur ve kendinizi sorgularsınız, "aslında evet ama uzmanlık alanım değil o işi nasıl kontrol ve takip edeceğimi bilmediğimi" düşündüm, sonra oryantal dansöz ısın kılıcı kıvamında kıvırıp "biz insanları at gibi yarıştırmayı tepesinde dikilip saat tutmadığımızı, kendine vakit ayırması gerektiğini, yaratıcı fikirlerin işten uzaklaştığında geldiğini, oyun film müzik gibi aktivitelerin daha kreatif olmaya faydalı olduğunu " UYDURDUM
Uydurdum o an, yani bunun üzerine bir çalışmam, araştırmam olmamasına rağmen sadece o an ona karşı ezik görünmemek için işkembeden salladım, bilmiyorum belki de okuduğum iş ilanlarından etkilendim yada birinden duydum bilmiyorum ama o an çıktı işte ağzımdan.
Arkadaş kaldı öyle, düşündü biraz, saçını sakalını oynadı "doğru söylüyorsun bu açından bakmamıştım, aslında iş için yeterli personel var, 1 işi 1 kişiye verip 1 işin her şeyine hakim olmasını onu geliştirmesi, iyileştirmesi için 3 gün fazla fazla yeterli, doğru söylüyorsun" diye söylenerek gitti.
Sonraki günün iş başında toplantı istedi tüm ekiple, anlattı anlattı anlattı, ona verdiğim işi geliştirmiş bambaşka benzersiz bir şey çıkarmıştı ortaya, sunuma katılan direktör de ağzı açık kaldı ki benzer bir geliştirme için bir danışmanlık firmasından teklif bile istemiştik ama maliyetten ötürü yaptıramamıştık, bu arkadaş ise 1 gecede işi bitirmiş sadece testlerini yapmış canlıya almak kalmıştı sadece.
Konuşmasının sonunda bana dönüp, "bu işi ilk gün 3 saat içinde bitirecektim ama burada işlerin nasıl yürüdüğünü merak ediyordum, işin zamanında yetişip yetişmediğini kimin kontrol ettiğini performans baskısının nasıl kurulduğunu öğrenmek istiyordum ama son gün yöneticimizin kahve makinesi başında söylediği bir kaç kelime ufkumu açtı, o konuşmadan sonra başına oturup zaman gözetmeksizin ortaya çıkardığımız bir iş bu ve yöneticimize borçluyuz çünkü bu fikir onunla konuştuktan sonra geldi" dedi
Yani ben kimseye şunu diyemem
Yani "taş her zaman yerinde ağır" olmuyor, insanların sizin üzerinize attığı ağırlıkla yerinizde ağırsınızdır yada değilsinizdir. Kişi olmak istediği gibi olmaya çabalar prensip edinir, rutin edinir, çalışır bilgi edinir, dener yanılır yada başarır deneyim edinir ama asla kendisini tanımayan insanlar için (iş dışında) "doğru kişi benim / istenilen benim" diyemez yada dememeli.
Buradan da beni sizler var ettiniz deyip kaçayım
Un helvası tarifi verdim
Yarın ki yazacak bir şey bulamadım konusunda un kurabiyesi var kaçırmayın derim